JÖLELİ KEDİ
  fıkra
 
Yeni sayfanın içeriği

        

Üç rahibe kiliseye giderlerken bir kuşçu dükkânının önünden geçerlermiş. Dükkânın dışında, kafeste bir papağan, rahibeler ne zaman geçse, bağıra bağıra üç renk söylermiş. Örneğin; bir
sabah Beyaz! Beyaz! Kırmızı!, Bir sabah da Mavi! Siyah! Kırmızı! gibi.. Rahibeler buna bir anlam veremez, gülüp geçerlermiş.
Ama rahibelerden birisi bir gün bu olayı çözmüş;
— Bana bakın! O gün biz ne renk iç çamaşırı giyiyorsak; bu papağan,o renkleri sayıyor!!!
Ötekiler çok şaşırmışlar, hatta inanamamışlar. Hep birlikte emin olmak için ertesi sabah üçü de siyah iç çamaşırı giyinmişler, papağanda o sabah;
— Siyah! Siyah! Siyah! diye bağırmış.
Böylece olay iyice anlaşılmış. Bunun üzerine rahibeler papağana oyun oynamak için ertesi sabah iç çamaşırı giymeme kararı almışlar.
Sabah yine kuşçu dükkanının önünden geçerken heyecan dorukta.... Papağanın sesi duyulmuş;
— Kıvırcık! Kıvırcık! Düz!

Tavşan bir gün ormanda koşarken esrar içmeye hazırlanan zürafayı görür;

— Zürafa kardeş bırak onu!! Gel koşalım, form tutalım, der.  

Başlar bunlar koşmaya, az ilerde kokain çekmeye hazırlanan fili

görürler;

— Fil kardeş!! Gel, koşalım form tutalım, onlar zararlı, der.

Başlar bunlar koşmaya, ilerde eroin enjekte etmeye çalışan aslanı görürler. Tavşan;

— Aslan kardeş!! Bırak onu batırma kendine, gel koşalım, form tutalım, der.

Aslan tavşana yaklaşır ve okkalı bir yumruk atar, tavşan yerde acı içindeyken, fil ile zürafa;

—Neden yaptın bunu? Bizim iyiliğimizi istiyor, derler.

Aslan hemen ekler;

— Bu manyak, ne zaman EXTACY içse, ormanda bizi deli gibi koşturuyor!!

Yurt dışından yeni getirilen erkek papağan,

kendisinden önce gelen bir dişiyle aynı kafese

kapatılmıştı.Dişi papağan evdekileri arkadaşına

anlatmaya başladı;

— İyi evdir burası; adam çok dikkatli, kadında çok iyi kalplidir. Hizmetçilerde sempatiktir… Yalnızca yedi

yaşındaki küçük çocuktan çekinmen gerekiyor!!

Erkek papağan arkadaşının bu sözlerine bir anlam veremedi;

— Neden bu denli küçük bir çocuktan çekinmek gerekiyor?

Dişi papağan kendinin bildiği gizi arkadaşıyla paylaştı;

- Söylediklerine çok dikkat et!! Çünkü ne söylersen tekrarlıyor…

KEDİ NEDIR?

 

1. Kedi, canı ne isterse yapar.

2. Kedi, sizin sözünüzü pek dinlemez.

3. Kedinin ne yapacağı önceden kestirilemez.

4. Sizin yalnız olmak istediğiniz anlarda, kedi oynamak ister.

5. Sizin oynamak istediğiniz anlarda, kedi yalnız olmak ister.

6. Kedi, her miyavladığında ilgilenmenizi ister.

7. Kedinin ruh hali çok değişkendir. 

SONUÇ:

Kediler yumuşacık tüylerin altına saklanmış kadınlardır...

 

KÖPEK NEDİR?

 

1. Köpek, evde gözüne bir yer kestirir, oradan onu kaldırmanın 

    imkânı yoktur.

2. Köpek, içerdeki odada bir cips paketi açarsanız sesi duyar, ama

    aynı odada iseniz ona bir şey söylediğinizde duymaz.

3. Köpek, aynı anda hem aptal, hem sevimli görünebilir.

4. Köpek, siz mutsuzsanız ulumaya başlar.

5. Siz oynamak istediğinizde köpek de oynamak ister.

6. Siz yalnız kalmak istediğinizde köpek yine de oynamak ister.

7. Köpek, eşyalarını her tarafa bırakır.

8. Köpek, ağzıyla iğrenç şeyler yaptıktan sonra sizi öpmeye

    çalışır.

9. Köpek, sizinle tanışır tanışmaz hemen ilgi bekler.

SONUÇ:  

Köpekler yumuşacık tüylerin altına saklanmış erkeklerdir...

 

KEDİ- KÖPEK FARKI; 

Bir köpeğin düşünce tarzı:

 

Birlikte yaşadığım bu insanlar beni besliyor, seviyor, sıcak tutuyor ve bana çok iyi bakıyor... Bunlar Tanrı mı ne?.

 

Bir kedinin düşünce tarzı:

 

Birlikte yaşadığım bu insanlar beni besliyor, seviyor, sıcak tutuyor ve bana çok iyi bakıyor... Ben tanrı mıyım ne?...

      

 

    

Adamın biri  Afrika'da safariye çıkarken yanına minik

köpeğini de almış. Minik köpek bir gün  ormanda dolaşıp,

kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark

etmiş. Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan

bir leopar geliyor ve  belli ki günlük yiyeceğini arıyor.

"Şimdi başım dertte" diye düşünmüş minik  köpek.  

Etrafına bakmış yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen

arkasını leoparın geldiği yöne çevirerek kemikleri

kemirmeye başlamış, bu arada  da arkadaki hareketi

kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik  

köpek kendi kendine konuşmuş;

 "Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta  bundan

bir tane daha var mı?"

 Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en  yakındaki

ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmış.

"Tam zamanında kurtardım  yoksa bu köpeğe yem olacaktım"

 diye düşünmüş leopar.  

Bütün bunlar  olup biterken bir başka ağacın üstündeki

bir maymun olanları izliyormuş. Leoparın yanına giderek

neler olduğunu anlatmış. Leopar köpeğin yaptıklarına çok  

sinirlenmiş ve maymuna:

"Atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım" demiş.

 Ancak  minik köpek neler olduğunu ve leoparın sırtında

maymunla birlikte süratle  kendisine yaklaştığını fark etmiş.

 "Şimdi ne yapacağım" diye düşünürken kaçmaya  

teşebbüs etmemiş. Bunun yerine arkasını leoparın geldiği

yöne dönerek, kemikleri  kemirmeye devam etmiş.

Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş;

 "Bu  aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir

 Leopar daha getirsin diye  gönderdim, hala haber yok!"

Diploması  böyle bir şey işte;

“Hızlı düşün, Sakin ol,   Güçlü  görün.”

 

 


  

Dokuz yaşındaki oğlan çocuğu elinde raket, gözünü pencere camına konmuş çiftleşmekte olan sineklere dikmiş..

- Anneee!! diye bağırmış.. "Sineklerin erkeği olur mu?"

Anne bu masum sorudan kuşkulanmadığı için "Olur yavrum.." cevabını verince, oğlan sorusunu ikilemiş

—Peki, sineğin dişisi olur mu?

Kadın o zaman soruların çetrefilli bir yere gideceğini sezip, yan çizmiş

— Olmaz evladım.

Oğlan aradığı cevapları alınca elindeki raketi hırsla sineklerin üzerine yapıştırmış.

 — İbneler!

Penguenler

 

Alaska'da bir bardan içeri iki arkadaş girer ve içki söylerler

kendilerine. Bir süre sonra bir tanesi barmene sorar;

— Buralarda siyah kadın bulunur mu?

— Hayır, bulunmaz elbet.

— Peki buralarda siyah beyaz kadın bulunur mu?

— Bulunmaz tabi

Bunun üzerine Laz arkadaşına dönerek:  —Sanırım dün gece iki penguenleydik!!!

           

  Köpeği ile yaşayan bir genç İstanbul'da bir
bahçe kati daire kiralar.
Dairenin önünde bir teras vardır.
Yan dairede de ev sahibi yaslı kadın ve oğlu oturmaktadır.
İki dairenin teraslarından birbirine
geçilebilmektedir.
Kiracı genç taşınırken ev sahibinin oğlu kiracıya söyle der:
"Köpeğinize ne olur dikkat edin, annemin tavşanına bir şey yapmasın.
Annem yaşlı, o hayvana da çok bağlandı,
bir şey olursa tavsana yaşayamaz.
Tavşanın kafesi terasta duruyor, aman
dikkat....". Kiracı da dikkat
edeceğini söyler.

Gel zaman git zaman, köpek ve tavşanın
birbirileri ile hiçbir sorunu
olmaz, beyaz tavsan da iyice buyur. Tavsan bazen kafesinde duruyor, bazen
de terasta dolaşıyordur.
Bir gece köpek ağzında bir şey ile sahibinin yanına gelir. Sahibi bir de
bakar ki köpeğin ağzındaki şey ev sahibinin beyaz tavşanı, ama ölü ve çamur içinde!

Kiracı paniğe kapılır, ölü tavşanı alıp bir güzel yıkar, tüylerini saç
kurutma makinesi ile kurutup kabartır ve usulca yan terasa süzülüp tavşanı kafesine bırakır.
O gece, suç üzerine kalacak korkusu ile
köpeği alıp annesine gider.

Bir hafta sonra döndüğünde ev sahibin oğlunu görür. Genç kederlidir.
Kiracı tedirgin tedirgin ne olduğunu sorar.
Ev sahibinin oğlu cevap verir:

"Siz yoktunuz tabi, bilmiyorsunuz... annem vefat etti...".
Kiracı suçlulukla yutkunarak sorar: "Başınız sağ olsun, nasıl vefat etti
anneniz?".
Ev sahibinin oğlu cevap verir: "Tavşanı
beslemeyi unutmuşuz, hayvancağız ölmüş.
Annemle birlikte tavşanı bahçeye gömdük.
Ertesi sabah annem tavşanı
hortlamış, kafesinde görünce kalbi dayanmadı zavallının....."

 

Tavşanla Aslan

     

    

SAHNE 1 :

Bir tavşan önüne bir daktilo almış, tak tuk tak tuk

bir şeyler yazıyor.Oradan geçen bir tilki:

—Hey tavşan ne yazıyorsun?

—Doktora tezimi yazıyorum.

—Ha öyle mi, çok güzel ne hakkında?

—Tavşanların tilkileri nasıl yedikleri hakkında.

—Yok, canım olur mu öyle şey hiç tavşanlar tilki yerler mi?

—Olur, canım gel istersen sana ispat edeyim.

Beraberce tavşanın yuvasına girerler biraz sonra tavşan

 tek başına çıkar ve yine daktilosunun başına geçer tak

tuk bir şeyler yazmaya devam eder.

Daha sonra oradan geçen bir kurt tavşanı görür.

—Hey tavşan ne yazıyorsun?

—Doktora tezimi.

—Ne hakkında?

—Tavşanların kurtları yemesi hakkında.

—Yayınlamayı düşünmüyorsun herhalde buna kim inanır.

—Doğru olmaz mı gel istersen göstereyim.

Yine beraberce yuvaya girerler tavsan biraz sonra tek

 başına dışarı çıkar.

SAHNE 2:

 Tavşanın yuvasının içi. Bir köşede tilkinin kemikleri,

 Bir köşede kurdun kemikleri. Diğer tarafta bir aslan

kürdanla dişlerini temizliyor.

SONUÇ VE ANAFİKİR :

Doktora tezi yapmak için tezin önemi yoktur, konunun

da önemi yoktur. Önemli olan, tez danışmanınındır!!....

                  

 

Adamın biri bir gün yolda giderken otostop yapan bir
kedi görür, durur ve arabaya alır.
Kedi ön koltuğa

geçer ve dile gelir:
- Ben aslında bir insanım, eğer benim başımı bir kere
okşarsan çok güzel bir prenses haline gelirim, der.
Adam güler ve arabayı  sürmeye devam eder. Kedi tekrar
dile gelir :
- Eğer benim başımı okşarsan çok güzel bir prenses
olacağım  ve seninle 1 hafta kalmaya razıyım, der.

Adam tekrar güler ve iki elini de direksiyondan

ayırmayarak sürmeye devam eder.
Kedi sıkılmaya başlar ve der ki;
- Eğer benim başımı okşar ve güzel bir prenses haline
çevirirsen seninle bir hafta kalırım ve istediğin her şeyi

yaparım.Adam yine güler. Sonunda kedi dayanamaz:

 — Senin neyin var? Sana çok güzel bir prenses olduğumu
ve beni öpersen 1 hafta seninle kalıp istediğin her şeyi

 yapacağımı söyledim. Neden beni öpmüyorsun?
Sonunda adam konuşur:
- Bak, ben bir mühendisim. Konuşan bir kedi, bir
prensesten daha ilginç geliyor.

 

Bir tavşanla bir aslan birlikte bara gitmiş ve birer

Martini istemişler, barmen içkilerini verdikten sonra

çerezliğin içinden fıstık, patlamış mısır, tuzlu kraker

ikram etmiş. Tavşan hemen bunları yemeye başlamış.

Aslan göz ucuyla bile bakmayıp sadece martinisini

yudumluyormuş…

Aslana dönüp;

 — Hayrola? diye sormuş barmen..Aç değil misin?

 — Saçmalama. diye yanıt vermiş tavşan. Yahu bu aç olsa

 benim burada ne işim var? Bir dakika durur muyum?

 

 

 


  

  

Hayvanat bahçesinde duran yaşlı bir aslanla, özgür olan genç bir aslan arkadaş olmuşlar.
Genç aslan:

 - Artık yiyecek peşinden koşmak istemiyorum, diyerek hayvanat bahçesindeki yaşlı aslandan, kendisini de hayvanat bahçesine aldırmasını istemiş.
Birkaç gün sonra, genç aslan da hayvanat bahçesine kabul edilmiş.
İlk gün yemekte, yaşlı aslana et, genç olana muz gelmiş.
Aynı şey ikinci gün de olmuş. 10-15 gün yemekler böyle olunca, genç aslan artık sıkılmış ve yaşlı aslana sormuş:
- Niye sana yemekte et veriliyor da bana muz veriliyor?
- Vallahi boşta aslan kadrosu yoktu, bakıcılarla konuştum,
seni maymun kontenjanından işe aldılar...

 

 

    

 
  toplam 33244 ziyaretçi (60225 klik) kişi burdaydı!