JÖLELİ KEDİ
  edep
 

Çıktım ilim meclisine kıldım eyledim taleb,
Meğer ilim çok ötelerdeymiş illa edeb illa edeb.






Edep;
takatin yettiği kadar haykırmak nefsine sessizce
edepsizler duyana kadar
gözyaşıyla yüzü yıkamaktır edep...

 




Edeb bir tac-ı nur imiş Hüda'dan
Giy ol tacı emin ol her beladan


 



   Edep”, insanı hayvandan ayıran bir özellik… “Âdemî zâde eger bî edebest, âdem nist/Fark der cismi benî âdemü hayvan edebest.”

Mevlâna, Mesnevisinde böyle diyor. Eskilerin, insanı değerlendirmedeki bir ölçüsüydü edep… Yani Mevlâna�ya göre, “Âdemoğlunda edep bulunmazsa, o âdem değildir. İnsan ile hayvan cismi arasındaki fark edeptir.”

“Ehl-i diller arasında aradım; kıldım talep/Her hüner makbul imiş; illâ edep illâ edep.” Demek ki edep, ilimden öte bir şeyâ�¦ Onsuz ilim tahsil etmenin pek de bir önemi yok. Daha doğrusu, tahsil edilen ilim, eğer sahibine edep kazandırmamışsa, ona ilim değil, malumat demek daha doğru olur. Onun için, “Edep ehli ilimden hâlî olmaz/Edepsiz ilim okuyan âlim olmaz.” denilmiştir.


  



  Bir gün Peygamberimizin lâl-ü güher beyanları karşısında, Hazreti Ebubekir Efendimiz kendini tutamayıp “Ey Allahın Resulü!” der. “Bu kadar güzel konuşup davranmayı, bu kadar mükemmel edebi nereden öğrendin?” Efendimiz şöyle buyurur: “Beni Rabbim terbiye etti; ne güzel terbiye etti!”

Edep kelimesini, “Sadece büyüklere saygı göstermek.” şeklinde, dar bir anlam içine hapsedersek, bu kelimeye haksızlık etmiş oluruz. Bakışımızdan duruşumuza kadar her şey, edep kelimesinin kapsama alanına girer. Öyleyse sakın terk-i edepten! Edep, “hayâ” demekse eğer, o da Efendimizin ifadesine göre dinin yarısıysa, geriye ne kalıyor ki? Velhasıl illâ edep, illâ edep!…


 
Hz peygamber (s.a.s) 'in sünnetine uygun olarak yapılan  hareketlerdir.''ALLAH'ın ve peygamber'in emir ve yasaklarına uygun biçimde hareket etmektir.
Güzel ahlak konusunda  da örnegimiz olan Hz.Peygamber (s.a.s) ahlakça insanların en güzeli idi.Peygamberimizin  güzel ahlakı  tarif ederken şöyle buyurmuştur:'' iyilik güzel ahlaktır;fenalık da kalbin yatışmadıgı ve halkın duymasını hoş görmediğin şeydir.''buyurmuştur.
''İnsanlarınen hayırlısı ahlakça en güzel olanıdır .''''Kıyamet günü müminin mizanında güzel ahlaktan daha agır bir şey bulunmaz ve her halde ALLAH ,çirkin ve kötü sözlü kimseyi sevmez.''

AYET VE HADİSLER IŞIĞINDA ADAB-I MUAŞERETTEN ÖRNEKLER

*Herkese karşı tatlı dilli güler yüzlü açık kalpli olmak ALLAH iyi huylu güler yüzlü kimseyi sever.
*Kötülüğe karşı iyilikte bulunmak ve halkın  eziyetlerine  karşı sabırlı olmak .ALLAH  katında sıddıkların mertebelerine erişmek için zulmedeni affetmek ,irtibatıkurmak esirgeyenne esirgemeden  vermek gerekir.
*Küskünlüğe ,dargınlığa ,düşmanlığa son vermek .MÜSLÜMAN 'ın müslümanla üç günden fazla dargın kalması helal degildir.
*Dargın  iki müslümanın arasını bulmaya çalışmak ,yalan söylemenin caiz oldugu yerlerden biri dargınların barışmalarını saglamak için söylenen yalandır.
*İnsanların kusurlarını arşatırmamak ,bilakis bu kusurları  örtmeye çalışmak.
*Her insanla kapasite ve mevkilerine göre konuşmak cahille ilmi konuşma yapılamayacagı gibi ,alimlede cahille konuşuldugu gibi konuşulmaz .insanlara akıllarına göre hitap edilmelidir.
*Büyüklere hürmet ve saygı;küçüklere ,düşkünlere şefkat ve merhamet ;özellikle aile arasındaki fertlere iyi muamele etmek İslam'ın esaslarındandır.
*Herkes hakkında hayır dilemek ve yardımda bulunmak müslüman kardeşliğin bir özelliğidir.
*Selam müslümanlar arasında sevgi baglarının kurulmasında önemli bir arçtır.selam vermek sünnet almak farzdır.
*Karşılaşan iki müslüman birbirlerinin ellerini tutarak müsafaha eder,Peygamber'e (s.a.s)salavat okur,hal hatır sorarlar.
*Aksırana karşı hayır dua etmek .aksıran kişi ''elhamdülillah'' der,yanındakimüslüman ''yerhamükellah''yani ''allah sana merhamet etsin' diye dua eder.




Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan
Giy ol tacı, emin ol her beladan...


Mevlâna Celaleddin Rumî k.s. Hazretleri, Mesnevî’sinde şöyle diyor:

Allah’tan edebe muvaffak olmayı dileyelim. Edebi olmayan kimse Allah’ın lütfundan mahrumdur.

Edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.

Nasıl mı? Şu misali dinle: Alışverişsiz, dedikodusuz ilâhi sofra gökten iniyordu.


Musa a.s. kavmi içinde birkaç kişi terbiyesizce, “hani sarmısak, mercimek?” dediler.

Ondan sonra gökyüzünün sofrası, ekmeği kesildi. Ekme, bel belleme, orak sallama kaldı.

Sonra İsa a.s. şefaat edince Hak, yemek sofrası ve tabaklarla ganimetler gönderdi.

Yine küstahlar edebi terkederek sofradan yemek artığını aşırdılar.

İsa bunlara yalvardı: “Bu devamlıdır, yeryüzünden kalkmaz.

Bir ulu kişinin sofrası başında kötü zanna düşmek ve harislik etmek küfürdür.” dedi.

O rahmet kapısı, hırslarından dolayı bu görgüsüz dilencilerin yüzlerine kapandı.

İşte, zekât verilmeyince yağmur bulutu gelmez, zinadan dolayı da etrafa nice musibet yayılır.

İçine kasavetten, sıkıntıdan ne gelirse korkusuzluktan ve küstahlıktan gelir.

Kim dost yolunda pervasızlık ederse, erlerin yolunu vurucudur; namert odur.

Edepten dolayı bu felek nura gark olmuştur. Yine edepten dolayı melekler masum ve tertemiz olmuşlardır.

Bir melek olan Azazil de, yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.”

Edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir.

Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir.

Edep, kibri kırıp tavazuya sarılmaktır.

Edep, fani dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır.

Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel korumaktır.

Edep, hayalı ve vefalı olmaktır.

Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır.

Kısaca edep, güzel ahlâktır.

Güzel ahlâk ise, içiyle dışıyla doğru olmak ve bu doğruluk üzere yaşamaktır. Buna denge ve istikamet denir.

Dengeli olmak, devamlı aynı güzel hâli korumaktır. Acı tatlı bütün hallerde istikametini bozmayan, dost ve düşmana karşı dürüstlükten ayrılmayan kimse dengeli insandır. Denge, insandaki akıl seviyesini gösterir.

Velilerden Seriy es-Sakatî k.s. der ki: “Edep, aklın tercümanıdır.” Bunun manası şudur: Herkes aklı kadar edepli olur. Edebi kıt, ahlâkı bozuk olana hakiki manada akıllı denmez.



Lokman’a:

- Edebi kimden öğrendin? dediler.

- Edepsizlerden, diye cevap verdi. Çünkü bana bunların neleri hoş görünmediyse onları yapmaktan kaçındım.

Şaka yoluyla söylenmiş olsa bile, akıllı insanın ders almayacağı söz yoktur. Ama cahilin önünde yüz tane hikmet okusalar, 



Üç organla ifade edilirdi edep,
Elif, dal, be, harfiyle kaydedilirdi hep,
Elif “eller”imize delalet ederken,
Dal “dil”in sembolüydü, sözümüzü derken,
Be harfiyle “bel”, yani alet-i zürriyet.
Edep de; ele dile bele hakimiyet.




Bir baba çocuğun elinden tutmuş, alim bir şahsa getirmiş. Demiş ki: “Hocam bu çocuk terbiyeli, bilgili ve görgülüdür. Lütfen bunu talebeliğe kabul ediniz.”


Hoca, hemen ayağa kalkmış. Çocuğun karşısına geçmiş demiş ki: “Lütfen siz bizi talebeliğe kabul ediniz.”

Çocuğun babası şaşırmış. “Nasıl olur hocam? ” demiş.

Hoca:

“Evladım, yıllarca tahsil yaparız ki, edep, terbiye ve ilim öğrenelim diye. Mademki bu çocuk bu meziyetlere sahiptir, en yüksek tahsilden alacağını almış. Artık o bize talebe olmasın da biz ona talebe olalım.” demiş.

Mehmet Akif Ersoy şöyle diyor:

“Göster ilahî bu millet kurtulur.

Tek mucize gaip hazinenden

Bir utanma hissi ver bize.”

Eskiden tekkelerde bir levha vardı. Üzerinde “Edep ya hu! ” diye yazılı idi. Tarikata giren herkese derlerdi ki: “Evvelâ edep, sonra ilim”

Edep, öğretilmez, öğrenilir. Meselâ, çocuğa desen ki, “Edepli ol! ”, çocuk bir şey anlamaz. Fakat ebeveyn yemesinde, içmesinde, giyinmesinde edepli olursa, çocukları da edepli olur.

Bir mecliste otururken, yaşlı, ilim sahibi bir adam geldi. Kalktık, kendisine yer gösterdik ve yerlerimize oturduk. Biraz sonra, bir genç geldi. O yaşlı ve alim adam, hemen ayağa kalktı. “Buyurun efendim.” dedi.

Biz hayretler içinde ona bakarken o yerine oturdu. “İnsana hürmet etmek lazım.” dedi. Gelen çocuk da olsa, o bir insandır. Bu çocuk ilerde çok büyük bir adam olabilir. Biz onu bugün çocuk görsek de, o geleceğin büyüğüdür.

Nefse yüz vermemek lazım. Hürmet etmek hoşumuza gitmese de, hürmet etmek lazım ki, hürmet görelim. Saygı ve hürmet, çok felaketleri önler. 



-"Allah-u Teala’nın huzurundaki edep, Ayaz adındaki bir gencin, Sultan Mahmud-i Gaznevi'nin yanındakinden az olmamalıdır. Şöyle anlatırlar:

Ayaz isminde bir genç, bir gün Sultan Mahmud-i Gaznevi'nin resmi hizmetinde bulunurken, aniden ayakkabısının burnunu salladı. Sultan, Ayaz'ın bu haline şaştı. O zamana kadar kendisinden hiçbir zaman edepsizlik görmemişti. Sultan firasetle, Ayaz'ın bir özrü olduğunu anladı.Memurlarından birisine Ayaz'ı takip edip, durumu incelemesini emretti. Sultanın adamı, Ayaz'ı takip etti.Ayaz bir köşeye çekilip, ayakkabısını çıkardı.İçinden bir akrep düştü. Ayaz,ayakkabısıyla akrebi ezer:

-"Bugün, bana Sultanın huzurunda edebimi bozdurdun. Bugüne kadar sultanın huzurunda bir edepsizliğim görülmemiştir'' diyordu. Memur, durumu Sultan'a arz etti. Ayaz geri dönünce Sultan:

-"Ey Ayaz! Bugün niçin edepsizlik yaptın? Ayağını hareket ettirdin, durdun?" dedi. Ayaz özür diler bir eda ile cevap verdi:

-"Kabahat işlemek hizmetçilerin, kölelerin işindendir.Affetmek ise, sultanların şânındandır''.

-"Akrep hikayeniz bize ulaştı" deyince:

-"Madem ki, haberiniz oldu anlatayım: Sizin saltanat ni'metlerimize kavuşmuş biriyim .Akrep yedi defa ayağımı soktu, dayandım. Ayağımı oynatmadım. Sekizincisinde takadım kalmadı. Ayağımın ucunu yerden kaldırdım."

Arkadaşlar dikkat edelim! Bir sultanın yanında, kölenin, hizmetçinin gösterdiği edebe bak! Bir de makamların en yükseği olan Allahü teâlânın huzurunda ibâdet hâlinde olanların ne edepsizlikler ettiklerini, onlardan ne cüretkâr işler meydana geldiğine bir bak! O zaman, bu ibâdetlerimizden utanmamız gerektiğini hattâ ömür boyu hâyâ sebebi ile başımızı kaldırmamamız lâzım olduğunu anlarız...  
     
Edep illa Edep!


Ey insanoğlu! Allah'ı sevmek, Allah'a gitmek istiyorsan,

maddi ve mânevi her işinde edeb ile gir, irfan ile çıkmaya çalış.


- Beni Rabbim edeblendirdi. Ve ne güzel edebledi.

- Âdemoğlunun edebden nasibi yoksa, insan değildir.

- Edeble süslenmeyen akıl, silâhsız kahramandır.

- Edeb: Aklın dıştan görünüşüdür.

- Edeb: Eline, diline ve beline sahip olmaktır.

- Edeblerin anası, az konuşmaktır.

- Edeb olmadıkça asalet düzelmez.

- Edeb, şeytanı öldüren bir silahtır.

- Edeb, en hayırlı sanattır. Hakk'a giden yolun azığıdır.

- Edeb, olgunlaşmanın ilk şartıdır.

- Edebi terk eden, ârif değildir.

- Edebden mahrum olanlar, Hak dergâhından kovulurlar.

- Edebi olmayanın güvenilir ilmi yoktur.

- Hakikatten maksat, ancak edebdir.

- Hakiki edeb, nefsi terketmektir.

- Ayıplarınızı edeble örtünüz.

- Hakiki güzellik, ilim ve edeb güzelliğidir.

- insanın ziyneti, edebin tamamıdır.

- Evlâdına edeb öğretmeyen, düşmanlarını sevindirir.

- Ruhen yükselmek, ancak edeble mümkündür.

- Akıllı, edebi edebsizden öğrenir.

- ilim şerefi ve edeble Âdem, melekten üstün oldu.

- şeytan Allah'ın huzurundan, edebi terkettiği için kovulmuştur.

- Edeb dışı hareketler, feyzi keser. Ve sahibini sultanın gönlünden uzaklaştırır.

- Sohbet bir cesettir. Edeb ise, o cesedin ruhudur.

- imanın hakikatine ermek için, yakîn bilgi; yakîn için, ihlâslı amel; ihlâslı amel
için, farzları edâ; farzları eda için, sünneti tatbik; sünneti tatbik etmek için de,
edebi korumak lâzımdır.

- Edeb; insanı her türlü hatadan koruyan bilgi ve prensiplere sahip olmaktır.

- Her şey çoğaldıkça ucuzlar. Fakat edeb çoğaldıkça, değeri artar.

- Edeb, kendisinden yükseğini çok görmemek, kendisinden aşağısını da hor görmemektir.

- üstadının edebi ile edeblenmeyen, sünnet ve hadisle edeblenemez. Sünnet ve hadisle edeblenemeyen de âyet ve Kuran'la edeblenemez.

- Edeb güzelliği, kişiyi nesebe muhtaç etmez.

- Edeb, insanı utanılacak şeylerden koruyan melektir.

- Edeb, Rasûlullahın sünnetine uygun hareket etmektir.

- Edebden daha üstün şeref yoktur.

- Edeb kaidelerinin en alt derecesi, bir kimsenin, cehaletini sezdiği yerde durup, onu gidermesidir.

- ilim elde etmek isteyen, edebli olsun.

- iyi amel sahibi olmak isteyen, edebli bir şekilde ilim sahibi olmaya baksın.

- Muhabbet ehli, sevgi işinde iyi niyete sahip oldukça, edebleri artmaya başlar.

- Edeb, nefsi gerektiği şekilde terbiye etmek ve güzel ahlâk ile süslemektir.

- Edeb, insanın mutlak bir fazilet kaynağıdır.

- Cennetteki makamlara, amel ve edeble ulaşılır.

- Edebin dostları: Hayâ, Samimiyet, Teslimiyet, Muhabbet, Niyet, itaat, Gayret, Sohbet ve Hizmettir 



Bir savaş sonrasında Ümmü Hallâd isminde bir kadın Hz. Peygamber'in (s.a.v) yanına geldi. Yüzü dahil her tarafı kapalıydı. Savaşa giden çocuğunu soruyordu. Çocuğu şehid olmuştu. Haberini alınca, edebini ve halini hiç bozmadı. Ashaptan biri kadının bu haline şaşırdı ve kadına,
"Allah Resûlü'ne gelmiş şehid düşen çocuğundan bu halde haber mi soruyorsun?" dedi. Bunu duyan kadın,
"Çocuğumu kaybettiysem hayâmı da kaybetmedim ya!" dedi.
(Ebû Davud, Cihâd, 



Mevlana Hazretleri Buyuruyor ki:

"Ey müslüman, edep nedir?" diye sorarsan bil ki edep, ancak her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül etmektedir."

"Kimi, 'falan adamın huyu kötü, tabiatı fena' diye şikayet eder, görürsen, bil ki bu şikayetçinin huyu kötüdür; kötüdür ki o kötü huylunun kötülüğünü söylüyor!"

"Çünkü iyi huylu, kötü huylulara, fena tabiatlılara tahammül eden, onların kötülüğünü söylemeyen kişidir."

***

Yine Mevlana Hazretleri Buyuruyor ki:

Ticarette kamil değilsen yalnız başına dükkan açma;
Yoğrulup kemale gelinceye dek birisinin hükmü altına gir!

"Susun, dinleyin!" emrini işit, sükût et.
Madem ki Hak dili olamadın, kulak kesil.

Söylersen bile sual tarzında söz söyle.
Padişahlar padişahıyla edepli konuş!

Kibir ve kinin başlangıcı şehvettendir.
Şehvetinin yerleşip kuvvetlenmesi de "itiyat" yüzündendir.

Kötü huy, adet edindiğinden dolayı sağlamlaşır, yerleşir ..
Seni, ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın.

Toprak yemeye alışırsan;
Kim seni bundan menetmeye kalkışırsa onu düşman sayarsın.

Puta tapanlar, bu tapmayı huy edindiklerinden
men edenlere düşman olmuşlardır.

***

"itiyat" alışkanlık demek.. 





Talebe efendisine sorar : Şeriat nedir ? -Edeptir oğlum
Peki tarikat nedir ? - O dahada büyük edeptir oğlum.
Peki hakikat nedir.? Edeplerin, edebidir oğlum.
İyi ama sende hepsine edep diyorsun.
Zaten edepsize bir şey yok oğlum. Hadi güle güle.

 
  toplam 33242 ziyaretçi (60222 klik) kişi burdaydı!